WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler tarafından düzenlenen Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu’nun dördüncüsü 26 Ekim Çarşamba günü Sakarya’nın Sapanca ilçesinde gerçekleştirildi.
Açılış konuşmalarını Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas ve WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler Direktörü Arzu Tekir’in yaptığı etkinlikte Türkiye’nin de altına imza attığı uluslararası antlaşmalarda yer alan taahhütlerin şehirlerimizde nasıl uygulanacağı tartışıldı.
“Düşük karbonlu ekonomi ile 17 trilyon doları bulan tasarruf sağlanabilir”
WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler Direktörü Arzu Tekir yaptığı açılış konuşmasında, Türkiye de dahil olmak üzere pek çok ülkenin, kentlerin yaşanabilirliğini ve sürdürülebilirliğini artırmak için büyük önem arz eden uluslararası anlaşmalara imza attığını ve bu anlaşmaların Türkiye için de iklim, kentleşme ve yol güvenliği gibi konularda 2030 yılına kadar tutturması gereken net hedefler ortaya koyduğunu belirtti.
Artan nüfusun; tüketimi arttırdığını ve buna paralel olarak yeni istihdam alanlarına ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Tekir, “Artan istihdamı karşılamak için endüstrileri büyütüyoruz ve daha fazla üretiyoruz. Sonuç olarak dünyamızı gelecekte geriye dönüşü olmayacak bir şekilde hızla her açıdan kirletiyoruz. Büyümek kontrolü olmadığı sürece yarardan çok zarar getiren bir süreçtir. Ekonomileri büyütürken gelişmiş ve Türkiye’nin de içerisinde yer aldığı gelişmekte olan ülkelerin, gelecek nesillere aydınlık bir dünya bırakmak için üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmesi de büyük önem taşıyor.” dedi.
Şehirlerin, düşük karbonlu ekonomi ile büyümeleri sonucunda dünya genelinde 2050 yılına kadar 17 trilyon doları bulan bir tasarrufun sağlanabileceğine dikkat çeken Tekir sözlerini şu şekilde sürdürdü: “WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler olarak biz de sürdürülebilir kentler için ulaşım ve kentsel gelişimi teşvik etmek amacıyla kirliliği azaltmak, halk sağlığını iyileştirmek, karbon gazı salınımını azaltmak ve güvenli kamusal alanlar yaratmak için faaliyetlerimize hız kesmeden devam ediyoruz. Özellikle şehirlerde ulaşım ve kentsel gelişim alanında sürdürülebilir ve birbirleri ile bütünleşik çözümler sunmayı hedefliyoruz, yaşanabilir şehirler inşa etmek için tüm çözümlerin bütünleşik bir şekilde hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz.”
“Yükümlülüklerimizi yerine getirme konusunda samimi olmalıyız”
Daha sonra konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu; “İklim değişikliğinin ortaya çıkardığı tehdit, tüm insanlığın öncelikli sorunlarından biri haline gelmiş durumdadır. Dünyamız, ülkemiz ve kentlerimiz küresel ısınma tehdidi ile yüz yüzedir. Ancak Paris Anlaşması, katılımlı şekilde hazırlanmış olması, süreçlerin daha şeffaf yürütülmesi ve bazı somut hedefler öngörmesi bakımından umut vadetmektedir. Söz konusu anlaşma bütün ülkelere sorumluluk yüklemektedir. Bu sorumluluk, ortak fakat farklılaşmış sorumluluk anlayışı ile ülkelerin kendi kapasitelerine göre olacaktır.” dedi.
Süreci Türkiye açısından da değerlendiren Toçoğlu, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Türkiye’deki nüfusun yüzde 90’ı il ve ilçe merkezlerinde yaşamaktadır. Bu anlamda Türkiye toplumu kent toplumudur. Hızlı kentleşme olgusu ve sanayileşme baskısı, bu süreçte yerel yönetimleri zorlasa da ülkemiz, uluslararası taahhütleri karşılayabilecek niteliktedir. Yükümlülüklerimizi yerine getirme konusunda samimi olmak ve süreçleri şeffaf bir şekilde yürütmek zorundayız.”
“Üniversiteler görevini yaptığı müddetçe yaşanabilir atmosferler oluşturabiliriz”
Sakarya Üniversitesi Rektörü Muzaffer Topçu ise konuşmasında üniversitelerin yaşanabilir şehirler alanındaki rolüne değinerek, “Üniversiteler artık basit bir atmosferden çıkıp çok karmaşık bir atmosfere doğru gitti. bunun doğurduğu bürokrasiden, fazla işlerden kurtulup işlerimizi sürdürülebilir bir hale dönüştürmek için üniversitemizde bir sistem geliştirdik. Bu sistemin özü şudur; bir rektörün, bir öğretmenin, bir bölüm başkanının, bir öğrencinin yaptığı işlerde ne var ise sistem olarak otomatik hale getirmek. Dolayısıyla yaptığımız işlerin basit, uygulanabilir ve sonuç odaklı olması gerekiyor. Her şey insanların daha mutlu bir hayat sürmesi için. Bizim görevimiz bu kadar karmaşık bir üniversiteden, basit yönetilebilir bir üniversite çıkarmak, uygun insanlar yetiştirerek yaşanabilir şehirler konusunda karar vericilere destek olmaktır. Dolayısıyla üniversite öğretimin bu yönde evrilmesi şarttır. Üniversiteler görevini yaptığı müddetçe bizler sürdürülebilir, yaşanabilir atmosferler oluşturabiliriz.” dedi.
“Yaşanabilir şehirler hem şimdiki hem de gelecek nesiller için çok önemli”
WRI US Direktörü & Portland Oregon Eski Belediye Başkanı Sam Adams da yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Yaşanabilir, sürdürülebilir şehirlere sahip olmak artık zorunlu hale gelmiştir. Sürdürülebilir bir şehir daha sağlıklı, daha refah seviyesi yüksek ve daha eşitlikçi bir yaklaşıma sahip şehir demektir. Bu şehirler hem şimdiki nesil için hem de gelecek nesiller için çok önemli. Tabii yaşanabilir şehirler hedefine ulaşmak oldukça zor bir çalışma gerektiriyor. Farklı paydaşları bir araya getirmek bunlardan bir tanesi. Dünyadaki diğer örneklere bakarak ilham edinmek bu işin en önemli parçasıdır. Ancak bu şekilde başarılı olabiliriz. Bugün burada yaptığımız etkinlik ise bu zoru başarmak adına atılmış önemli bir adımdır.”
Konuşmalar ardından etkinlik; yerli ve yabancı uzmanlar, akademisyenler, belediye başkanları ve çeşitli bakanlıklardan yetkililerin; “Küresel Taahhütlerden Yerel Uygulamalara”, “Küresel İklim Hedeflerine Ulaşmak & İklim Değişikliği Eylem Planları”, “Tasarımla Daha Güvenli ve Erişilebilir Kentler” ve “Verimli Binalar: Kentler için Büyük Fırsat” başlıkları altında yapılan panellerdeki bilgi, deneyim ve çözüm önerilerini paylaşımları ile devam etti.
“Doğayı korumak için sanayileşmeye direniyoruz”
Açılış konuşmalarının ardından gerçekleştirilen "Küresel Taahhütlerden Yerel Uygulamalara" konulu birinci oturumda Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, Doğu Marmara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mustafa Ayhan ve Eko IQ Dergisi Yerel Yönetimler Editörü Sibel Bülay; WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler Direktörü Arzu Tekir Moderatörlüğünde konuşmalarını gerçekleştirdiler. Oturumda Sibel Bülay, doğayı daha fazla hırpalamamız gerektiğini ve sürdürülebilir kentler için kentte yaşayan tüm paydaşların tartışarak ortak karar vermesi gerektiğini belirtirken, Zeki Toçoğlu ise Sakarya’nın doğası ile sakinlerinin mutlu olduğu bir kent olduğunu ve metropollerin ortasında kalmanın getirdiği sanayileşmeye direnerek bu doğayı korumak için gayret sarf ettiklerini belirtti.
“Fosil yakıtlara bağımlılık dünyanın geleceğini ipotek altına almaktır”
Marmara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Semra Mazlum Cerit'in moderatörlüğünde gerçekleşen "Küresel İklim Hedeflerine Ulaşmak & İklim Değişikliği Eylem Planları" başlıklı oturumda konuşmacılar Paris Anlaşması, Kyoto Protokolü gibi uluslararası anlaşmaların farklarını masaya yatırdı. WRI Birleşik Devletler Direktörü Sam Adams, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Kurnaz, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan Ömer Öztürk ve İstanbul Politika Merkezi İklim Koordinatörü Ümit Şahin'in katılımıyla gerçekleşen oturumda, fosil yakıt olmayan bir gelecek inşa edilmesinin gerekliliği üzerinde duruldu.
Panelde Adams, “Paris Anlaşması sadece bir anlaşma değil. Ülkeler artık her 5 yılda 1 yaptıklarını olumlu ya da olumsuz olarak raporlamak zorunda.” dedi. Türkiye'nin ve İstanbul gibi mega şehirlerin öneminin çok büyük olduğunu belirten Adams, ABD’de yaptıkları faaliyetleri aktarırken, ABD'nin Oregon eyaletinin en büyük kenti olan Portland’a yakaladıkları başarının kamu ve özel sektörün ortak çalışmasının bir sonucu olduğunun altını çizdi.
Prof. Dr. Levent Kurnaz ise, “Bireyler ve devletler olarak sıcaklık artışından çok etkileneceğiz. Bunun için kendimizi hazırlamalıyız. Kentleri planlarken otomobillere ya da ısınmasını fosil yakıtlara bağlarsınız ülkenin de dünyanın da geleceğini ipotek altına alırsınız. Fosil yakıtları terk etmeyeceğiniz bir politika izlemeyecekseniz ülkenin ve dünyanın geleceğini tehlikeye atıyorsunuz demektir.” şeklinde konuştu.
Ömer Öztürk ise, iklim değişikliklerinin yüzde 100’ünün insan kaynaklı olduğunu ve şehirlerin enerji tüketiminin yüzde 75'ini oluşturduğunu söyleyerek, bunun için şimdiye kadar onlarca eylem gerçekleştirdiklerini ifade etti.
Oturumun devamında Levent Kurnaz, iklim değişikliği mücadelesi hakkında yapılması gereken en acil eylemin kömürlü termik santrallerin yapılmasını engellemek olduğunu söyledi.
İETT’den bisiklet uyumlu araçları arttırma müjdesi
Öğle arasının ardından gerçekleşen üçüncü oturumda ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü Şube Müdürü Dinçer Sezgin, İETT Hizmet İyileştirme Müdürü Büşra Bektaş, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kara Ulaşımı Şube Müdürü Övünç Yılmaz, Ulaştırma Bakanlığı AB Uzmanı Burcu Özcan ve WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler Yol Güvenliği Projeleri Yöneticisi Tolga İmamoğlu, AB Türkiye Delegasyonu Ulaştırma Sektörü Yöneticisi Dr. Göktuğ Kara moderatörlüğünde "Tasarımla Daha Güvenli ve Erişilebilir Kentler" konusunda tecrübelerini ve yaptıkları çalışmaları dinleyicilerle paylaştılar. Oturumda Dinçer Sezgin bakanlık olarak kentsel tasarıma önem verdiklerini belirterek, sürdürülebilir kentler için kimlik kurgusunun olması gerektiğini belirtti.
Toplu taşıma konusunda büyük sıkıntıların olduğu İstanbul’da yaşayanların soru yağmuruna tuttuğu Büşra Bektaş, konuşmasında İETT olarak bisiklet uyumlu araçları arttırmak üzere çalışmalarının olduğu, engelliler için erişilebilir kentler hedeflediklerini belirterek; İstanbul’da karayolu, deniz yolu ve raylı sistemlerden farklı birimlerin sorumlu olduğu ve bu durumun hareket kabiliyetini azalttığını belirterek, “Biz partner olarak çalışıyoruz ancak tek bir merkezden ilerlenmesi lazım.” dedi.
Oturumun moderatörü Dr. Göktuğ Kara, “Ulaştırma planlaması için özellikle İstanbul gibi ülke ölçekli şehirlerde biraz daha kendi içinde bütüncül yaklaşımla çalışılması yerinde olur.” diyerek, globalde Transport for London gibi örneklerin olduğunu aktardı.
Büşra Bektaş ise engellilerin ulaşımı konusunda proaktif bir yaklaşımları olduğunu ve ileride bu çözümü duyuracaklarını müjdesini verdi. Tolga İmamoğlu da konuşması sırasında kentsel tasarımlar daha güvenli şehirler hedeflediklerini aktardı.
“Önce vizyona ihtiyacımız var”
Günün son oturumunda “Verimli Binalar: Kentler için Büyük Fırsat” başlığını Yapı Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Yasemin Keskin Enginöz moderatörlüğünde tartışan İzocam Teknik Pazarlama Müdürü Dr. Kemal Gani Bayraktar, WRI Bina verimliliği yöneticisi Eric Mackres, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Enerji Verimliliği Şube Müdürü Esra Tombak, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Yeşil Bina Uzmanı Seda Güleç ve ÇEDBİK Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Özdil; yeşil binaların avantajlarını ve yaygınlaştırılması için yapılan çalışmaları katılımcılara aktardı. Özdil “Hep beraber aynı yolda yürümemiz lazım. Önce vizyona ihtiyacımız var. Vizyona bağlı politika geliştirilmeli. Politikayı herkese anlatacaksınız. Tasarımcının kullandığı malzemenin etkileri karbon salınımı gibi konulara cevap verebilmeli. Tek tek binaların yeşil ya da verimli olması kentleri yeşil ya da verimli kılmaz. Binaların yapım aşamasından yıkım, hatta geri dönüşümüne kadar düşünülmeli.” dedi.